Okul Başarısızlığı: Sebebi Depresyon Olabilir

Okul çağındaki çocuk ve gençlerin derslere ilgisinde ve notlarında zaman zaman iniş çıkışlar olabilir. Fakat genelde her öğrencinin bir kapasitesi, bir ortalaması vardır ve durum bu ortalamanın aşağısına düşmeye başlarsa çocuğu izlemek ve bir sorunu olup olmadığını sorgulamak gerekir. Okul başarısızlığı bazı hallerde çocuk depresyonu habercisidir. Bu durumda çocuğu sıkıntıya sokan ve performansının düşmesine yol açan durumun ne olabileceği tespit edilmelidir. Sorun bazen aile sorunlarından kaynaklanır. Aile içi çatışmalar, anne babasının daima huzursuz ve tartışma halinde olması, boşanma, aileden birinin kaybı gibi sebepler çocukların bunalıma girmesine yol açabilir. Bunalımdaki bir çocuğun ders notlarının düşmesi de beklenebilecek bir sonuçtur. Öğrenmeyi zorlaştıran bir zeka sorunu varsa bu çoğunlukla eğitim hayatının ilk zamanlarında ortaya çıkar. Fakat bir çocuk okula çok zaman geçmeden adapte olup da şu veya bu derecede bir başarı gösterdikten sonra başarı çizgisi düşmeye başlarsa sorun onun algılama gücünde değil, başka şeylerde demektir.

Okul çağındaki çocuk depresyonu kendini genelde huzursuz davranışlar, derslere ilgisizlik ve notlarda düşme, sosyal aktivitelerde azalma, uyku bozukluğu gibi belirtilerle gösterir. Lise çağlarında bu belirtilere sigara ve alkol kullanımı, evden uzaklaşmaya başlamak, tedirginlik ve mutsuzluk, bakımsızlık, sosyal ilişkilerde bozulma gibi belirtiler de eşlik edebilir. Bu gibi belirtilerin dikkatli anne babaların gözünden uzun süre kaçması mümkün değildir. Ortada bir okul başarısızlığı varsa ailenin bu duruma karşı gösterdiği tutum önemlidir. Çocuğu daha başarılı çocuklarla kıyaslamak, her ihtiyacı yerine getirildiği halde kendisinden beklenen birkaç şeyi yerine getirmeyen biri olmakla suçlamak, aşağılamak, ailesini hayal kırıklığına uğrattığını ifade etmek onun sıkıntısının daha da derinleşmesine yol açabilir. Öte yandan, lise çağlarındaki gençlerin okul başarısındaki düşme ergenlik belirtisi de olabilir. Bu durumda aile yıkıcı eleştiriler yaparak gencin kendine güvenini sarsmaktan kaçınmalıdır. Fakat ergenin mahremiyetine saygı göstermeye dikkat ederek okul hayatı ve özel yaşamı hakkında bilgi sahibi olmak da gerekir. Bu dönemin geçici olduğunu varsayarak ilgisiz kalmak doğru olmaz. Bu tutum tespit edilip çözülmesi gereken problemlerin varlığını devam ettirmesine, hatta daha kötü hale gelmesine yol açabilir.

Okul çağındaki depresyon aileler tarafından mutlaka gözlenmeli ve ortada keşfedilmesi ve baş edilmesi zor bir sorun var gibi görünüyorsa bir uzmana danışılmalıdır. Diğer yandan evin içindeki yaşam tarzı ve çocuğu olumsuz etkileyebilecek durumların da objektif bir gözle değerlendirilmesi gerekir. Anne ve baba arasında sürekli bir çatışma ve gerginlik bir ortamı varsa, yeni bir yere taşınılmışsa, aileden birinin başına kötü bir şey gelmişse, bir ölüm olayı yaşanmışsa bunlar elbette çocuğa sıkıntı verecektir. Bazı hallerde evin içindeki sorunları düzeltmeye veya en azından çocuğa yansıtmamaya çalışmak bile işe yarar. Her halükarda soruna şöyle veya böyle bir çözüm getirmek gerekir. Çünkü, çocuğun depresyona girmesine yol açan etken ortadan kalkmadığı takdirde onun sıkıntısı da geçmeyecek ve belki okul başarısı giderek daha fazla düşecektir. Süreç ne kadar uzarsa bu dönemdeki eksiklerin, geride kalmaların telafisi de o kadar zor olur.

Çocuklarda okul başarısızlığı her zaman ailevi sebeplerden kaynaklanmaz elbette. Zihinsel yeteneklerdeki yetersizlik, eğitim sistemindeki kusurlar, okulun imkanları, eğitim tarzı, kalabalık ve konforsuz sınıflar, uygun olmayan binalar ve öğretmenler de çocukların ders notlarını etkiler. Fakat sorun aileden kaynaklanmasa da ailenin tutumu önemlidir. Anne babaların ilgisizlik, başarısızlığa tahammülsüzlük, notları düşük olan çocuklarına sevgi göstermemek, boğucu bir disiplin uygulamak gibi hataları durumun daha kötüye gitmesine yol açabilir.