Çocuklarda Utangaçlık

Utangaçlık; özellikle 1-3 yaş grubundaki pek çok çocukta görülen bir durumdur. Çocuklar belli bir yaşa gelene zamanlarının neredeyse tamamını anneleriyle birlikte geçirdikleri için sosyal ortamlarda ve hatta aile arasında birlikte olunan insanlara karşı utangaçlık tutumu geliştirebilirler. Utangaç çocuklar aileleriyle birlikte misafirliğe gittiklerinde, evlerine misafir geldiğinde veya ailenin anne ve baba dışındaki üyeleriyle görüştüklerinde sessiz kalma, odalarına çekilme, fiziksel temastan kaçınma, annenin ya da babanın arkasına saklanma, kişilerle göz teması kurmama ve hatta ağlama gibi davranışlar gösterebilirler.

Ancak özellikle erken yaşlarda bu tarz davranışlar pek çok çocukta görülür ve çocuk gelişimi noktasında birer problem olarak algılanmazlar. Çocuklarda utangaçlık ancak sosyal ilişkileri ve günlük hayatı ciddi biçimde etkileyen bir sosyal fobi halini aldığında üzerine düşülmesi gereken bir problem olarak görülebilir.

Çocuktaki utangaçlığın riskli bir düzeyde olup olmadığı konusunda en iyi gözlem; pedagoji ve psikoloji hakkında eğitim almış bir çocuk doktoru tarafından yapılabilir. Ancak iki yaşındaki küçük oğlunuzun ya da kızınızın anneannesinin kucağına gitmek istememesi onu doktora götürmek için yeterli bir sebep değildir. Bu kadar küçük yaştaki bir çocuğun annesi dışındaki kişilere yönelik utangaç davranışlar sergilemesi normal karşılanmalıdır.

Böyle bir durumda kesinlikle yapılmaması gereken şey ise çocuğu istemediği bir teması kurması ya da insanlarla iletişime geçmesi için zorlamak ya da utangaç tutumundan dolayı ona kızmaktır. Yakınlarınızın ya da başka inşaların yanında “Kusura bakmayın, bizim çocuk biraz utangaç da…” gibi cümleleri sıklıkla kurarsanız çocuğunuz ona kızdığınızı, hatta bu davranışından ötürü onu sevmediğinizi düşünerek kendine güvenini yitirebilir ve daha da içine kapanabilir.

Üç yaşına kadar sosyal ilişkilerden belli ölçüde kaçınan utangaç çocuklar genellikle bu zamandan sonra, ya da kimi durumlarda ilkokula başlayana kadar geçen sürede bu tutumlarından kendiliklerinden vazgeçerler. Eğer bu gerçekleşmiyorsa bile çocuğu yaşıtlarıyla bir arada olmaya zorlamak, utangaç ve çekingen olduğunu sürekli yüzüne vurmak ve haberi olmadan programlar yaparak onu kalabalık içinde bulunmaya mecbur bırakmak yapılabilecek en yanlış şeydir. Bunun yerine çocuğun ilgi alanlarına ve kendini daha az çekingen hissettiği ortamlara dikkat etmek ve çocuğu bu alanlarda teşvik etmek gerekir.

Örneğin çocuğunuzun resim çizmeye ilgisi varsa çeşitli resim kurslarına dair broşürleri toplayarak ona içlerinden birini birlikte seçmeyi teklif edebilirsiniz. Böylece çocuğunuz hem çekindiği sosyal ortamdan ziyade ilgisini çeken aktiviteye odaklanacak, hem de kendisiyle ilgili alınan kararlara katılmanın getirdiği özgüvenle zamanla daha girişken bir tutum geliştirecektir.